15 Mart 2011 Salı

AKÇAKOCA' NIN DENİZ KIZI SÖYLENCESİ

Akçakocalı aile deniz kıyısındaki tarlalarına açma yapıp soğan dikmiş. İyi ürün almışlar; çocukları Ali doğmuş berekete ek. İlkbahar gelince soğanlar baş vermiş. Kadın bebeği Ali' yi de alıp gider olmuş soğan bostanına. İki defne ağacının arasına bi salıncak kurup, oğlunu sarıp sarmalayıp yatırırmış. Sonra elinde çapası başlıyor çalışmaya. Ali uyuyup uyanp da ağladığında koşup varırımış yanına. Bebek acımıştır deyip meme verirmiş.
Birgün gene aynı şey omuş. Ama bir tuhaflık varmış. Ali kundaktan çıkmış, biraz da ıslak. Üstelik meme de emmiyor. Kadın telaşlanmış, acaba oğlum hasta mı diye kaygılanmış.
Ertesi günü bir yandan da oğlunu gözlüyormuş. Bir ses duymuş birden, incecik bir ses "Aliii..." diye sesleniyor. Etrafa bakınmış kimseler yok. Birden denizde bir kıpırtı sezmiş, bakmış ki, bir deniz kızı, belden yukarsı insan, aşağısı balık. Yüzgeçleri üzerinde yürüyerek çıkmış denizden. Ali' nin salıncağına doğru yürüyor.
Kalakalmış kadın olduğu yerde. Denizkızı varmış salıncağa, Ali' nin ellerini çözüp emzirmiş oğlanı. Sonra da geldiği gibi dönmüş denize, "Aliii..." diye seslenerek denizde kaybolup gitmiş.
Kadın eve dönüp kocasına anlatmış gördüklerini.
Kocası düşünüp taşınmış. "Sakın dokunma, kimseye de anlatma, demiş. Sonra belki kızar da bir zarar verir belki oğlumuza."
Denizkızı hergün gelir bebği emzirir ve denize dönermiş.
Ali biraz büyüyüp memeden kesilince denizkızı bu kez gelir Ali' yi alır denize götürümüş. Ana oğul gibi oynarlamış denizde. Sonra Ali akşam çeşit çeşit balıkla dönermiş.
Gün geçmiş, devran dönmüş, Ali delikanlı olmuş. Bir kıza sevdalanmış. Anasıyla babası varıp istemişler kızı, düğün dernek kurulmuş, Ali evlenmiş.
Artık deniz kıyısındaki soğan bostanına Ali bakarmış. Birgün karısıyla gitmiş bostana. Aline iki çakıl taşı alıp denize sokmuş ellerini ve vurmuş üç kere taşları birbirine.
İnceden bi ses gelmiş uzaklardan Aliii... diye.
Ardından deniz kızı görünmüş uzakta. Aliye karısına uzun uzun bakıp dönmüş denizin derinliklerine.
Ali sonraki günlerde ne kadar denize sokup ellerini çakıl taşlarını vurmuşsa da birbirlerine gelen giden olmamış.
Karısı çok üzülmüş bu duruma. Kendine bir şalvar yaptırmış denizkızının belden aşağısına benzeyen.
Onu gören Akçaşehir kızları bir biri ardına aynı şalvardan yaptırp giymişler.
Akçaşehir deniz kızlarıyla dolmuş.

*Emekli öğretmen Mehmet Özdemir tarafından anlatılarak kayda geçirilen Denizkızı söylencesi metni, Akçakoca Kaymakamlığı tarafından Mayıs 2009 tarihinde bastırılan Akçakoca Kitapçığı' ndan alınmıştır.

İSTİKLAL SAVAŞI' NDA AKÇAKOCA

Akçakoca İstanbul' a yakın bir iskele durumundaydı ve bu konumuyla da İstaiklal Savaşı'n da önemli rol oynadı. Anadolu' da işgal kuvvetlerine karşı Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri örgütleniyordu. Bu cemiyetlerin ilk kurulanlarından birisi Akçaşehir' deydi. (7 ekim 1920)
İstanbul ve Trabzondan gelen silah, cephane ve diğer malzeme stratejik noktada olan Akçakocalılarca Bolu üzerinden Sakarya Cephesi' ne taşınıyordu. Karadenizin günümüzde de geleneksel taşıtı olmayı sürdüren takalar ve diğer deniz taşıtları seferber oldular. Askeri malzeme ve Kuvay-ı Milliye' ye katılmak içingelen gönüllüleri taşımak üzere kayıkçılar ve mavnacılar grupları kuruldu. Denizin açıklarında düşman savaş gemileri vardı. Günümüzün lise binasının bulunduğu alana malzemelerin güvenli olarak çıkarılması işi arabacılar ile kadınlar tarafından üstlenilmişti.
Askeri malzemeyi Bolu üzerinden Sakarya Cephesi' ne ulaştırmak o günün koşulları içinde hiç de kolay değildi. Gelen askerlerin doyurulması, barındırılması da aynı ölçüde zordu.
Yeterli hayvan bulunmadığı için Aydın tarafından gelen deve kervanları bu işi üstlenmişti.
Deniz yoluyla gelen askerler de düşman gemileri tarafından görülmesinler diye biraz içerideki Dadalı Köyü yakınlarında kurulan çadırlarda kalıyorlardı.Yöre halkı askerin karnını doyurmak için büyük özveri gösterdi.
Akçakoca' da bunlar olurken komşu Ereğli Fransızların, Kocaeli yöresi Yunanlıların işgalindeydi. Bu arada bazı isyanlar, küçük çaplı da olsa ayaklanmalar görülüyordu.
İpsiz Recep Reis ve Adamları
O dönemde bir çok yerde olduğu gibi çeteler direnişte önemli bir rol üstleniyordu. Bunların en önemlisi de İpsiz Recep çetesi idi. Akçakoca tarihi ve kültürü üzerine araştırmaları ve yayınları bulunan Kenan Okan, sonradan "çeteciliğin" kötü bir anlama glemesi dolayısı ile Akçakocalılar' ın İstiklal Savaşı anılarından pek söz etmediğini tespit ediyor. Çünkü çoğu Akçakocalı ya da onların babaları, dedeleri bu çetelerde önemli rol oynamışlardı. O dönemde kurulan çeteler günümüzdeki gibi olumsuz bir rol oynamıyordu. Müzheret Kuvveti deniliyordu ve "arka çıkma, yardım etme" anlamlarına geliyordu. Sonradan durum açıklık kazanınca herkes kıyıda köşede kalmış eski fotoğrafları, silahları ortaya çıkardı. Günümüzde Balıkçı Barınağı' nın bulunduğu alandaki bir evin giriş katında fotoğraflar, belgeler ve anı eşyalarından oluşan küçük bir "müze" bulunmaktadır.
*Metin Akçakoca Kaymakamlığı tarafından Mayıs 2009 tarihinde bastırılan Akçakoca Kitapçığı' ndan alınmıştır.

AKÇAKOCA'NIN COĞRAFİ KONUMU VE İKLİMSEL ÖZELLİKLERİ

Akçakoca 41.05 derece Kuzey enlemi ile 31.07 doğu boylamı üzerinde yer alan, 8 mahalle ve 43 köy ile 462 kilometrakarelik bir alana yayılan 30 km'lik sahil şeridine sahip Karadeniz Bölgesi' nin batı sınırında bulunan bir ilçedir. Toplam arazisinin % 40' ına yakınını orman ve açık alanlar oluşturur.
Ilıman deniz iklimine sahip Akçakoca, Karadeniz ve Marmara Bölgeleri arasında geçiş iklimi özellikleri göstermektedir. Yıllık yağış ortalamsı 990 mm. olup, en sıcak ay ortalaması 23 derece, en soğuk ay ortalaması 5 derecedir. Hakim rüzgarı poyrazdır.
Haziran ve eylül ayları arasında olan deniz sezonunda, deniz suyu sıcaklıkları ortalama 20 ile 23 derece arasında değişmektedir.

14 Mart 2011 Pazartesi

AKÇAKOCA'NIN KÖYLERİ

AKKAYA KÖYÜ
1700' lü yıllarda kurulmuş 100 haneli bir köydür. Köyde bulunan bir yazıtta "Kelesanon Emprion" yani "Kelesalıların Pazaryeri" yazar.AKTAŞ KÖYÜ
Eski adı Gebekese olan 150 haneli tarihi Bizans ve Cenevizliler dönemine kadar dayanan bir köydür. Köyle aynı adı taşıyan Aktaş şelalesi burada bulunur.
BALATLI KÖYÜ
1500 kişilik oturma kapasiteli yağlı güreş spor sahasına sahip 140 haneli bir köydür.
BEYHANLI KÖYÜ
85 haneli bir köydür.
BEYÖREN KÖYÜ
236 haneli bir köydür.
ÇAYAĞZI KÖYÜ
340 haneli eski adı Aftunağzı olan Çayağzı deresi kenarında bulunan bir köydür. Dere boyu doğa yürüyüşleri için uygundur. Köyde tarihi ahşap Orhan Camisi bulunur.
CİNGİRT KÖYÜ
Evlenme çağına gelmiş kızların dilekte bulunup suyundan içmek için gittikleri Kız Kayası Suyu' nun bulunduğ köydür.
ÇİÇEK PINARI KÖYÜ
Eski adı Şipir olan 106 haneli yeşillikler içinde yürünebilecek bir parkura sahip bir Gürcü köyüdür.
DADALI KÖYÜ
İstiklal Savaşı sırasında kamp alanı olarak kullanılan 155 haneli bir köydür.
DAVUTAĞA KÖYÜ
Eski adı Acı Elma olan 71 haneli bir abaza köyüdür.
DEREDİBİ KÖYÜ
Doğa yürüyüşü parkuru olarak kullanılan eski Akçakoca-Düzce karayolunu sınırlarında bulunduran 94 haneli bir köyüdür.
DEREKÖY
46 haneli bir köydür.
DİLAVER KÖYÜ
Doğa yürüyüşleri yapılabilecek 76 haneli bir köyüdür.
DOĞANCILAR KÖYÜ
Düzce Üniversitesi Akçakoca Kampüsünü sınırlarında bulunduran 56 haneli bir köyüdür.
DÖNGELLİ KÖYÜ
1877' de Osmanlı-Rus Savaşı -93 harbi- ardından gelen Hopa göçmenlerince kurulmuş, 4 ayrı mahallesi, sınırlarında 5 fabrikası, 2 deresi, ve bir plajı bulunan, ortasından şehirler arası yol geçen 150 haneli bir laz köyüdür. Adını Döngel (töngel) meyvesinden aldığı söylenir.
EDİLLİ KÖYÜ
Yİne 1877' de Osmanlı-Rus Savaşı -93 harbi- ardından gelen Hopa göçmenlerince kurulmuş eski adı çevresindeki eğrelti otları nedeniyle Elentikli olan yeni adını Akdere'nin denize döküldüğü Edil Ağzı'ndan alan doğa yürüyüşlerine müsait bir köydür.
ESMA HANIM ÖYÜ
1877' de gelen abazalarca kurulmuş, iki mahalleli 140 haneli köydür. Kafkasya'daki köylerindeki köy sorunlarını, ortak işlerini etrafında konuştukları ulu meşe yerine 1800' lerde buraya geldiklerinde köy meydanına çınar ağacı dikmişlerdir.
FAKILLI KÖYÜ
Sınırlarında aynı ada sahip Fakıllı Mağarasını barındıran 86 haneli bir köydür. GÖKTEPE KÖYÜ
Sınırlarında araştırılmamış ve düzenlenmemiş iki mağara, tarihi Kırgız Mezarlığı, 1820lerde yapılıp 1925' de yanan caminin yerine 1930'larda yapılan tarihi bir cami, alabalık çiftlikleri ve piknik alanları bulunan 60 haneli bir köydür.
HASANÇAVUŞ KÖYÜ
Çerkezköy olarak da bilinen çerkezler, Rize-Pazar ve Trabzon'dan gelenlerin yerleştiği 156 haneli bir köydür. 1910'larda yapılan tuğla bir camisi bulunur.
HEMŞİN KÖYÜ
1877' de Osmanlı - Rus Savaşı ardındna Artvin'den gelen Hemşinliler tarafından kurulmuş 50 haneli bir köydür. Mihrap, minberi ve tavanı elişi tahta oyma, minaresi ahşap olan yaklaşık 15o yıllık bir camisi bulunur.
KALKIN KÖYÜ
Çoğunluğu lazlardan oluşan 130 yıllık eski bir camiye, 2.5 km' lik yürüyüş parkuruna ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün konaklamalı bir tesisine sahip 97 haneli bir köydür.
KARABURUN KÖYÜ
Uzun kumsallı plaj, otel ve ev pansiyonlara sahip bir köydür.
KARATAVUK KÖYÜ
Hemşin ve Hopa' dan gelenlerce kurulan 7 mahalle, 200 haneli bir köydür.
KEPENÇ KÖYÜ
Cenevizliler döneminde pazaryeri -OMA- adıyla anılan Akçakoca' nın en eski yerleşimlerinden olan 35 haneli bir köydür.
KINIK KÖYÜ
Üçoklar' ın Kınık boyu tarafından kurulmuş 1875 tarihli tuğla bir camiye sahip 60 haneli bir köydür.
KİRAZLI KÖYÜ
60 haneli 1938 yılında Batum' dan gelenlerce kurulmuş bir köydür.
KOÇAR KÖYÜ
1850 yılında yapılmış tuğla bir camiye sahip 82 haneli bir köydür.
KOÇULLU KÖYÜ
52 haneli bir köydür.
KURUGÖL KÖYÜ
Ordu'dan gelenlerce kurulan, içinde bir kanyonun da bulunduğu doğa yürüyüş parkurlarına sahip 150 haneli bir köydür.
KURUKAVAK KÖYÜ
Kars ve Ordu' dan gelenlerin yaşadığı iki mahalleli, 285 haneli bir köydür.
KÜPLER KÖYÜ
40 haneli bir köydür.
MELENAĞZI KÖYÜ
Orhan Gazi tarafından yaptırılan tarihi bir camiye sahip, ağırlıklı olarak Gürcüler' in yaşadığı 300 haneli Akçakoca' nın bu yöndeki sınırını oluşturan bir köydür.
NAZIMBEY KÖYÜ
50 haneli bir Türkmen köyüdür.
ORTANCA KÖYÜ
46 haneli bir köydür.
PAŞALAR KÖYÜ
Eski adı Kalkın olan, yöresel miamriyi yansıtan kö evlerinin bulunduğu 138 haneli bir köydür.
SARIYAYLA KÖYÜ
Aynı ada sahip Sarıyayla şelalesini sınırlarında bulunduran 138 haneli bir köydür.
SUBASI KÖYÜ
63 haneli bir köydür.
TAHİRLİ KÖYÜ
67 haneli bir köydür.
TEPEKÖY
1901 de gelenlerce kurulmuş 135 haneli bir köydür.
UĞURLU KÖYÜ
Türk, Laz ve Gürcü'lerdn oluşan 300 haneli bir köydür.
YENİCE KÖYÜ
1890 yılında yapılan taş camisi bulunan doğu karadeniz göçmenlerince kurulmuş, köy muhtarlığınca düzenlenmiş "Ev ve Tarım Aletleri" müsesi bulunan 75 haneli bir köydür.
YEŞİLKÖY
66 haneli bir köydür.
*Akçakoca Kaymakamlığı tarafından Mayıs 2009 tarihinde bastırılan Akçakoca Kitapçığı kaynak olarak kullanılmıştır.
*Kendi çektiğimiz fotoğrafların yanısıra Facebook' taki "Akçakoca Aşkı" adlı gruptaki Çağdaş Oktay' a ait ve Müge Çalışkan Özçakır' a ait fotoğraflar kullanılmışıtır.

EVLİYA ÇELEBİ DER Kİ:

Yine buradan Akçaşar' a geldik. Burası voyvodalıktır. 150 Akçelik kazadır. Yeniçeri serdarı vardır. Eski zamanlarda havası latif, hazin bir şehir imiş. Ahmet Han zamanında Kazak keferesi hucüm ile her tarafı yakıp yıkmıştır. Halen 600 bağ ve bahçeli ve hanelidir. Çarşı içere kiremitli ve bimisal bir cami vardır. Mukaddema hanların birisi kurşun örtülü muazzam bir han imiş. Halen kasaba o kadar mamur ve müzeyyen değildir. Bolu şehrinin iskelesidir. Lebideryada 70 adet mahzen vardır. Bu tarafı dağlardır. Bu yüzden havası sağlamdır.

11 Mart 2011 Cuma

AKÇAKOCA'NIN TARİHÇESİ

Akçakoca’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, bilinen yerleşimler M.Ö. 1200 tarihlerinde Track ve Frickler'e aittir. Sonra sırasıyla Lidya Krallığı, Pers İmparatorluğu, Makedonya Krallığı, Bitinya Krallığı ve Roma İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır. 4. Haçlı Seferlerinden sonra Karadeniz kıyılarına yerleşen Cenevizliler burada ticaret ve deniz siteleri kurarak, mevcut kaleleri onarmışlardır. Aslında Yunan göçmenleri tarafından kurulan Diapolis şehrine ait kale bu nedenle Ceneviz Kalesi olarak anılmaktadır. 1085 tarihinde başlayan Türk akınları ile önce Selçukluların, daha sonra da Orhan Gazi ve Konuralp Bey tarafından Osmanlı Beyliği topraklarına katılmış, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Osman Gazi' nin silah arkadaşı Akçakoca Bey tarafından idare edilmiştir.
Bizans ismi olan "Diapolis" yani "Parlayan Kent" ismiyle anılan kent Osmanlılara tarafından denizden bakıldığında görülen beyaz kayalıkları nedeniyle önce "Akçaşar" daha sonraları "Akçaşehir" adlarıyla anılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra önce Düzce kazasına bağlı Akçaşehir nahiyesi olarak adlandırılmış, sonra 23 Haziran 1934 yılında Atatürk'ün isteğiyle Akçakoca Bey' in ismine atıfta bulunularak "AKÇAKOCA" olarak değiştirilmiştir.

AKÇAKOCA NEREDEDİR, NASIL ULAŞILIR?

Karadeniz Bölgesi' nin en batısında, Marmara Bölgesi sınırında bulunan Akçakoca; İstanbul'a 250 km, Ankara'ya 275 km, bağlı olduğu Düzce iline 38 km mesafede bir sahil kentidir. Batıda Sakarya, doğuda Zonguldak illeri ile komşudur.
Akçakoca'ya Ankara, İstanbul, Antalya, İzmir, Trabzon, Bursa, Bolu' dan direk otobüs seferleri ile ulaşılabilir. (Akçakoca-Ankara yaklaşık 4 saat ve Akçakoca-İstanbul yaklaşık 3.5 saat sürmektedir.)
Akçakoca' ya ulaşmak için tercih edilebilecek otobüs firmaları:
Akçakoca : 0 380 618 75 85
Ankara : 0 312 224 02 95
İstanbul (Avrupa): 0 212 658 01 20
İstanbul (Anadolu): 0 216 342 06 40
Antalya : 0 242 331 12 13
İzmir : 0 232 472 03 45
Trabzon : 0 462 325 35 77
Bursa : 0 224 261 51 90
Bolu : 0 374 212 17 67
Varan Turizm
Akçakoca : 0 380 618 72 72
İstanbul (Avrupa) : 0 212 658 02 78
İstanbul (Anadolu): 0 216 456 03 83
Ankara : 0 312 224 20 10
Akçakoca: 0 380 618 75 85
İstanbul (Avrupa) : 0 212 627 34 34
İstanbul (Anadolu) : 0 216 334 09 98
Ankara : 0 312 224 00 24